AFFETMEK, HELALLEŞMEK DEĞİL; ADALET İSTİYORUZ!
On bir ilde büyük yıkıma neden olan 6 Şubat depreminin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen deprem bölgesindeki yurttaşların, barınma, temiz, kullanabilir suya erişim gibi en temel sorunları dahi çözülebilmiş değil. Resmi olarak 53 bin 537 olarak açıklanan depremde ölenlerin sayısının aslında 130 bin olduğu bu hafta içinde, Cumhur İttifakı’nın İstanbul adayı Murat Kurum tarafından dillendirildi.
Depremin ardından iktidar, çok uzun bir süre en acil müdahaleleri dahi yapamaz, arama kurtarma faaliyetlerini dahi koordine edemezken halkın imdadına emek ve demokrasi güçleri, ördükleri dayanışma ağı ile yetişmeye çalıştı. İktidarı ve kamu gücünü elinde bulunduranlar ise çadır satmadan depremzedeler için toplanan yardımlara el koymaya kadar türlü yolsuzluklar ile gündeme geldi.
REZERV ALANLAR ADI ALTINDA, VATANDAŞIN MALINA EL KONULUYOR
Depremde oluşan yaraları sarma yönünde gerekli adımları atmayan iktidar, bu felaketten de rant devşirme peşine düştü, kentsel dönüşüm kapsamında rant alanlarını genişletme gayretine girdi. İstediği binayı boşaltma, istediği arsaya sorgusuz sualsiz el koyma hakkını elde edebilmek için ‘Rezerv Alan’ yasası gibi hukuki düzenlemeler yapan iktidar, halkın sorunlarına çare olmanın değil rantın peşinde olduğunu, yapılan yasal düzenlemelerle de bir kez daha göstermiş oldu.
KAMUOYU İLGİSİ AZALDIKÇA, SORUMLULAR BİRER BİRER TAHLİYE EDİLİYOR
Depremle birlikte çöken binaların müteahhitleri ve sorumluları hakkında soruşturmalar ve açılan davalar da halen devam etmekte. Kamuoyunun tepkisini azaltmak amacı ile başlangıçta tutuklu yargılanan sanıkların süreç içerisinde birer birer tahliye edildiklerini görüyoruz. Deprem sonrası delillerin bilimsel ve sağlıklı bir şekilde toplanmamış, enkaz numunelerinin alınamamış olması da sanıkların cezasız kalmasına kapı aralıyor.
ADLİ YARDIM TALEPLERİ REDDEDİLEREK, DEPREMZEDELERİN DAVA HAKKI GASP EDİLİYOR
Deprem nedeniyle açılan davalarda depremzedelerin adli yardım talepleri, yasanın açık hükmüne rağmen reddedilmekte, depremzedeler yüksek yargı harçlarını ödemek zorunda bırakılmakta, yıkımda sorumluluğu bulunan müteahhitlerin, fenni mesullerin, mühendislerin mal varlığına tedbir konulması talepleri hukuka aykırı olarak reddedilmekte, sanıklar korunmaktadır.
DEPREN SUÇLULARINA OLASI KAST SUÇUNDAN CAYDIRICI CEZALAR VERİLMELİ, SORUMLULUĞU OLAN KAMU GÖREVLİLERİNİN DE YARGILANMASI SAĞLANMALIDIR
Depremin öncesinde gerekli önlemleri almayan ve uygulamayan, fay hatlarını imara açan, yapıların inşa aşamasını denetlemeyen, imar afları yoluyla yurttaşlarını güvenli olmayan binalarda yaşamaya mahkumeden, zamanında ve uygun yöntemlerle arama kurtarma çalışmalarını başlatmayan kamu görevlileri hakkında yapılan suç duyuruları ise işleme koymama ve takipsizlik kararları ile sonuçlandırıldı. Cumhuriyet Savcıları, kamu görevlilerinin sorumluluğunu araştırma gereği dahi duymamakta, suç duyurularına matbu şekilde işleme almama kararları vermektedir. Olası kast ile insan ölümlerine ve yaralanmalara sebebiyet vermek suçundan caydırıcı nitelikte cezalar verilmesi talebimiz görmezden gelinmektedir.
Depremde yaşamının yitirenlerin yakınları, adaletin gerçekleşmesini, tüm sorumluların mümkün olan ağır cezalara çarptırılmasını beklemektedir. Bundan sonraki süreçlerde halkımızın dirençli binalarda, güven içinde yaşayabilmesinin en önemli ayaklarında biri de sorumluların olası kast ile insan öldürmek suçundan hak ettikleri, caydırıcı nitelikteki cezalara çarptırılmasından geçmektedir.
Demokrasi İçin Hukukçular olarak depremin yıl dönümünde taleplerimizi yineliyoruz:
- Öncelikle depremin yol açtığı zararlar bir an önce tazmin edilmeli, deprem bölgesindeki halkın barınma ve temel ihtiyaçları kalıcı ve insan onuruna yakışır bir şekilde giderilmelidir.
- Depremde oluşan yıkımdan sorumluluğu olanlar, kamu görevlileri de dahil olmak üzere sorumluluğu ve dahli olanlar hak ettikleri cezalara çarptırılmalıdır.
- Deprem anında acil müdahale için hazırlıklar yapılmalı, deprem toplanma alanları, ekipmanlar, eğitimli insan gücü oluşturulmalıdır.
- Oluşabilecek yeni depremler için, bilim insanlarının önerileri dikkate alınmalı, kentsel dönüşüm rantsal dönüşüm olmaktan çıkarılarak halk için mevcut konutlar gözden geçirilmeli, depreme dirençli konutlar yapılmalı, rantçı politikalardan vazgeçilmeli, rantı önceleyen yasal düzenlemeler iptal edilmelidir.
Demokrasi İçin Hukukçular olarak 6 Şubat depreminde yitirdiklerimizi saygı ile anıyor, suçluların hesap vermesi için mücadelemizi yükselteceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz.